Afganistan’da ‘Yeni Karzai’ Dönemi

Bu yazı 8 Kasım 2009’da Star Gazetesi Açık Görüş’te yayınlanmıştır.

Nuh Yılmaz

Afganistan’da 7 Kasım Cumartesi günü yapılması planlanan başkanlık seçimlerinin ikinci turu, iki adaydan Kuzey İttifakı’na yakın Abdullah Abdullah’ın seçimlerden çekilmesi üzerine iptal edildi. 20 Ağustos’ta yapılan ve halen başkanlık koltuğunda oturan Hamit Karzai’nin yüzde 54 oy ile önde gittiği seçimlerde en az yüzde 10 oranında sahte oy olduğu tespit edilince seçimler için ikinci turun yapılacağı açıklanmıştı. İkinci turda Abdullah Abdullah ve Hamit Karzai’nin karşı karşıya gelmesi beklenirken Abdullah, başkanı ve üyeleri Karzai tarafından atanan Bağımsız Seçim Komisyonu üyelerinin Karzai’ye çalıştığını, bu kişilerin görevden alınması ve yerlerine tarafsız isimlerin atanması durumunda seçimlere devam edebileceğini açıkladı.

Talepleri yerine getirilmeyen Abdullah 1 Kasım Pazar günü seçimlerden çekildiğini, Karzai’nin meşru başkan olamayacağını açıklayınca, Pazartesi günü seçim kurulu ikinci turun iptal edildiğini ilan ederek, Karzai’yi yeni ve meşru başkan olarak ilan etti. Ancak tam da asıl macera bundan sonra başlıyor. Afganistan’da kartlar yeniden karılıyor, tüm dengeler yeniden belirleniyor, anlaşmalar yeni duruma göre hazırlanıyor ya da iptal ediliyor. Görünen hikaye bu iken arka planda bir çok farklı oyunun döndüğü Afganistan’da Abdullah’ın Karzai’den seçimlerden çekilme karşılığında 11 üst düzey pozisyon istediği, bunu içeren bir dokümanı Karzai’ye sunduğu belirtiliyor. Abdullah ile Karzai arasında kapalı kapılar ardında pazarlıklar hala devam ediyor.

Washington reformu

Karzai üzerindeki bir diğer baskı ise Washington’dan geliyor. Başkanlık kariyerinin ana dış politika teması haline gelen Afganistan konusunda son derece duyarlı ve kaygılı olan ABD Başkanı Barack Obama, Pazartesi günü Karzai’yi aradığı kutlama telefonunda, Karzai’ye 6 ay mühlet verdi yolsuzluklar mücadele konusunda adım atması için. Bunun için ayrıntılı bir program da hazırlayan Washington’ın bu reform paketini de Karzai ile paylaşmaya hazırlandığı belirtiliyor. Karzai’nin kaderinin Obama’nın kaderini de etkileyeceği gözönüne alınırsa Washington’ın bu konudaki ciddiyeti daha iyi anlaşılır. Obama’nın şu anda özellikle yolsuzluk, kötü yönetim ve iktidar paylaşımı konusunda baskı yaptığı biliniyor. Washington’ın baskısı bir yandan Abdullah Abdullah’ın Karzai ile pazarlık şansını artırırken, bir yandan da Karzai Yönetimini ciddi kamu reformlarına yönlenme noktasında zorluyor.

Washington’ın baskısının derecesini gösteren en önemli gelişmelerden biri ise geçtiğimiz hafta Karzai’nin halen Kandehar’ın önemli bir siyasi figürü olan ve Taliban’la anlaşıp, uyuşturucu trafiğinde önemli roller üstlendiği iddia edilen kardeşi Ahmet Veli Karzai’nin uzunca bir süre CIA’den maaş aldığını gösteren bir belgenin New York Times tarafından ortaya çıkarılması oldu. Belge Karzai’ye kendisini toplaması için bir uyarı olarak yorumlanıyor.

Öte yandan ABD’nin şimşeklerini üzerine çeken Özbek lider Raşit Dostum Afganistan’a yeniden dönüş yaptı. Türkiye’de yaşayan Dostum ne Taliban ne de ABD tarafından seviliyor. Dostum ile geçen seçimlerden önce bir anlaşma yapan Karzai bu nedenle çok eleştirilmişti. Dostum’u, ülkede merkezi yönetimin meşruiyetini sarsan savaş ağalarının bir prototipi olarak sunan Batı medyası, bu gelişme karşısında Karzai’nin zor durumda kalacağını belirtiyor. Afganistan’daki nazik ve karmaşık denge bunlardan ibaret değil. Obama Yönetimi’nin ayrıca bölgenin etnik ve aşiret haritasını çıkardığı, hangi bölgelerde hangi aşiretlerin etkili olduğunu tespit edecek bir araştırma yaptırdığı biliniyor. Irak’ta Sünnilerle yapılana benzer bir çalışma için fizibilite çalışması olan araştırma etkili olan aşiret liderlerini belirleyerek, bu isimlerle anlaşmanın yolunu arayacak. Bu liderlerin savaşçıları koruculuk benzeri bir sistemle silâhaltına alınarak, maaşlı asker olacak. Afgan Ordusu’nun parçası olarak değil, ona paralel olarak yapılanması beklenen bu sisteme göre ABD hangi bölgeye ne kadar asker yollayacağına karar verecek. Afganistan’da izlenecek yeni strateji konusunda aylardır birçok farklı grupla çalışan Obama’nın, nihai kararını bu raporlara ve seçim sonuçlarına göre vereceği, seçim sonuçlarının netleşmesinin de Obama’yı memnun ettiği biliniyor. Obama’nın Afganistan’la ilgili yeni çözüm paketini bu hafta yapacağı Çin, Japonya, Singapur ve Güney Kore’yi ülkeyi kapsayan Asya seyahatinden önce yapması bekleniyor.

Türkiye arabulucu mu?

Yeni durumda atılması beklenen adımlardan biri de, bir koalisyon görüntüsü veren Taliban’ın iyi analiz edilerek, örgüt yapısından kopartılabilecek unsurların üzerine çalışılması. Buna göre Taliban’a daha çok Peştun karakterinden dolayı yakın olan aşiretler koruculuk çerçevesinde Taliban’dan ayrılmaya ikna edilmeye çalışılacak. Geri kalan unsurlarla da diyalog yolları arayan ABD’nin farklı gruplarla ayrı ayrı ve Taliban Merkez Komitesi ile de ayrıca pazarlık yaptığı iddia ediliyor. Yeni durumla ilgili ortaya atılan ancak kanıtlanamayan iddialardan biri de Türkiye’nin Taliban ile ABD arasında arabuluculuk yaptığı şeklinde. Bu arabuluculuk çabaları çerçevesinde ABD’nin Taliban’a 6 eyalet valiliği teklif ettiği, ancak Taliban’ın bunu yetersiz bulduğu iddia ediliyor. Türkiye’nin ayrıca Taliban şemsiyesi altında faaliyet gösteren Gulbettin Hikmetyar grubu ile de görüşmeler yürüttüğü iddialar arasında. Bu tür faaliyetlerin devam edeceği düşünülürse yakın zamanda Taliban’la da en bir ateşkes sağlanabileceği düşünülebilir.

Bu gelişmeler ışığında Afganistan’ın kaderi yeniden şekillenirken, Türkiye’nin bölgedeki varlığı da artarak sürüyor. Kabil Bölge Komutanlığı görevini 1 Kasım’da Fransa’dan devralan Türkiye, bu ülkedeki askeri varlığını da 795’den 1700’e çıkardı. Afganistan’dan birçok ülke asker çekme noktasına gelmişken Türkiye’nin takviye birlik göndermesi NATO tarafından olumlu karşılandı. Ancak Türk birlikleri muharip olarak değil, altyapı, koruma ve polis gücü olarak konuşlandırılacak. Bölgeye ayrıca 3 helikopter de gönderen Türkiye böylece Afganistan’daki varlığı en fazla ülkelerden biri haline geldi. Bu da Afganistan’daki gelişmelerin önümüzdeki günlerde Türkiye’yi daha fazla ilgilendireceği anlamına geliyor.

Kabil’in komutası Türkiye’de

Dostum’un ev sahibi ülke olarak hali hazırda Afgan iç politikasına dahil ülkelerden biri olan Türkiye, artan askeri ve insani yardım varlığı ile de adından daha fazla söz ettirecek önümüzdeki günlerde. Türkiye’nin bölgedeki varlığı aynı zamanda Pakistan ve Afganistan arasında arabuluculuk, Pakistan ve Afganistan’da kalkınma ve yatırım projeleri ile de devam ediyor. Geçtiğimiz günlerde Başbakan Tayyip Erdoğan’ın bölgeye yapğıtığı ziyaret de Türkiye’nin etkisini ve ağırlığını göstermesi açısından önemle not edilmesi gereken gelişmelerden.

Afganistan’da tüm bunlar devam eder, güvenlik sorunları bölgeyi her açıdan tehdit ederken BM’nin ülkedeki uluslararası varlığının yarısından fazlasına tekabül eden 600 personelini güvenlik kaygısıyla ülke dışına çıkarma kararı alması dikkat çeken bir gelişme. Geçen hafta Kabil’de 5 BM görevlisinin öldürülmesinin akabinde alınan kararla birlikte, Afganistan’da tüm siyasi tartışmaların göbeğinde yer alan güvenlik sorunun ciddiyeti de tüm çıplaklığı ile teşhir edilmiş oldu. Özellikle Karzai yönetiminin Obama tarafından zorlanan kamu reformlarının gözlemcisi ve denetleyicisi olarak da görev yapacak olan yetişmiş insan kaynağı BM’nin bu kararı alması, ülkedeki tüm aktörleri zorlayacak.

Afganistan’la ilgili en ciddi kaygı duyan ülkelerden biri olan Pakistan’da Karzai’nin seçilmesi konusunda memnun görünürken, üzerindeki ABD baskısından adeta yılmış durumda. Kendi sınırları içerisinde Afganistan’dan daha fazla Peştun bulunduran Pakistan, Afganistan’daki Taliban’la ilgili her sorunu kendi sorunu olarak evinde buluyor. Ekonomik ve siyasi baskı altında ABD’nin Pakistan içerisinde askeri operasyon yapmasına seyirci kalmak zorunda bulunan Pakistan’ın iç dengeleri bu görüntü yüzünden son derece aşınmış durumda. Ulusal onur anlamında oldukça yıpranan mevcut hükümetin meşruiyeti artık her yerde tartışma konusu haline gelmiş durumda. Ancak Pakistan için sorunlar bununla da bitmiyor. Ülke içinde kendi yaptığı operasyonlar neticesinde ortaya çıkan insani krizle başa çıkacak araçlardan yoksun Pakistan bu konuda kimseyi memnun edemiyor. Güney Veziristan’daki operasyonlarını anlatan Pakistan’ın bu tavrı, ABD tarafından Afgan Talibanı’na karşı olarak yorumlanıyor ve Pakistan, Pakistan Talibanı ve El-Kaide’ye karşı operasyon yapmamakla suçlanıyor. Yani hem iç hem de dış baskı arasında kalan Pakistan tam anlamıyla köşeye sıkışmış durumda. Bu nedenle her ne kadar Karzai ile Hindistan arasındaki ilişkilerden rahatsız olsa da geçici bir istikrar uğruna bu seçim sonuçlarından şimdilik umutlu görünüyor. Zira Pakistan, birliğini muhafaza için Afganistan’da kimin iktidara geldiğiyle değil, istikrarı kimin getireceği ile ilgileniyor.

Komşular beklemede

Geçtiğimiz aylarda ABD ile arası açılında Rusya ve İran ile daha bir yakınlaşan Karzai’nin seçilmesi bu iki ülkeyi de memnun etmiş görünüyor. Batı sınırında Irak ile ABD askeri varlığını en yakından hisseden İran, Afganistan’da ABD varlığına son verecek her türlü çözümden memnun olacak gibi görünüyor. Bu nedenle de zaten iyi ilişkilere sahip olduğu Karzai’nin yeniden başkan seçilmesinden ve artık fazlasıyla güçlenen Taliban’ın dizginlenmesinden memnun olacak ülkelerin başında geliyor. ABD’nin bölgedeki tek yanlı hareketinden rahatsızlık duyan ve bunu Asya siyasetine dahil olmak şeklinde okuyan Rusya, ABD’ye kendi egemenliği altındaki bölgelerden Afganistan’a ikmal yolu garantisi sağlayarak kontrol etme telaşındaydı. Bu açılımıyla hem ABD’ye bir jest yapmış, hem de ABD varlığı ile mesafeli bir ilişki kurmuş olan Rusya bu durumdan memnun gibi görünüyor. Ancak Rusya yenilerek çıktığı Afganistan’a dönüş için imkanlarını da sonuna kadar zorlayacak gibi görünüyor. Karzai ile İran gibi son zamanlarda iyi ilişkiler geliştiren Rusya da bu durumdan memnun gibi.

ABD’nin ise istediği en iyi çözüm kontrollü bir şekilde gerçekleşmiş oldu. Kendi kontrolünden çıkma temayülü gösteren Rusya, İran ve Hindistan ile ilişkilerini geliştiren Karzai’nin ilk turda seçim kazanması ABD için mağlubiyet sayılırdı. Tacik Abdullah Abdullah’ı isteyen ancak, zaten yenilmiş ve hakarete uğramış hissiyatı içindeki Peştunları yabancılaştırmamak için Peştun bir liderin daha iyi olacağını düşünen ABD, biraz tabiri caizse burnu sürtülmüş bir Karzai ile çalışmayı tercih edecekti. Nitekim Karzai’nin ilk turdaki seçim zaferi iddialarını, yolsuzluk iddiaları ile boşa çıkaran ve Karzai’yi ikinci tura zorlayan ABD, son durumdan son derece memnun. ABD için daha iyisi kolay bir seçimle ikinci turda iktidara gelen bir Karzai olurdu ancak Afganistan’daki gittikçe kötüye giden güvenlik durumu bu isteğin gerçekleşmesine izin vermiyor. İkinci seçeneğe razı olan ABD şimdi Karzai’nin meşruiyetini temin edecek bir takım tedbir pakerleri hazırlıyor ve bunlar için önümüzdeki 6 ayda son derece büyük bir baskı uygulayacak yeni yönetim üzerinde.

Öte yandan hafta yapılan ara seçimlerde iki büyük eyalette seçim kaybeden Obama şimdi içeride de büyük baskı altında. Sağlık reformu için koalisyonlara ihtiyaç duyan Obama, İkinci dünya Savaşı’ndan daha uzun süren Afganistan savaşı konusunda destek bulmakta çok zorlanıyor.Bu açıdan da Karzai’nin seçilmesi Obama’yı biraz rahatlattı. Artık acil çekilme planları yerine farklı bir stratejinin gündeme gelmesi daha büyük bir ihtimal olarak duruyor.

Leave a Reply

Fill in your details below or click an icon to log in:

WordPress.com Logo

You are commenting using your WordPress.com account. Log Out /  Change )

Facebook photo

You are commenting using your Facebook account. Log Out /  Change )

Connecting to %s

Blog at WordPress.com.

Up ↑

%d bloggers like this: