Taze Başkan’ın Bütün Adamları

Bu yazı 23 Kasım 2008’de Star Gazetesi Açık Görüş’te yayınlanmıştır.

Barack Obama’nın ABD başkanı seçilmesiyle birlikte gözler yeni kabineye çevrildi. Kabinede kimlerin yer alacağı konusunda rivayet muhtelif. Bu isimlerin bir kısmı Obama ekibi tarafından gündeme getiriliyor, bir kısmı da kendi kendine gelin güvey olanlar. Obama’nın işi hiç de kolay olmayacak, çünkü bir tarafta kampanya süresince onu destekleyenlerin beklentileri, öbür tarafta Clinton ekibinin tatmini söz konusu.

NUH YILMAZ

Star Gazetesi Washington Temsilcisi, George Mason Üniversitesi Kültürel Çalışmalar Bölümü

TAZE Başkan Obama’nın kabineye alacağı muhtemel isimlerden önce ABD siyasi hayatı hakkında akılda tutulması gereken bir kaç notla başlayalım: ABD başkanlık sisteminde Beyaz Saray’ın iç yapısı da en az kabine kadar önemlidir. Bu nedenle kabineye girecek isimlerin yanı sıra, belli pozisyonlara kimlerin geleceği de ayrıca önemli. Beyaz Saray dışı aktörlerin de siyasette etkisi olduğu göz önüne alındığında, özellikle gizli operasyonların yapıldığı İran, Suriye gibi ülkelerde izlenecek yol için istihbaratın patronunun kim olacağı da en az kabine kadar önemlidir. 

Kabine üyelerinin atanması için Senato’dan nitelikli çoğunluğa, yani 60 oya gereksinim duyulduğundan (Demokratların hali hazırda iki bağımsız senatörle birlikte toplam sayısı 58) Obama’nın hem Senato ile hem senatörlerle iyi ilişkiler içinde olması, hem Senato’yu iyi tanıyan isimleri yanına alması hem de Cumhuriyetçilerin itiraz edebileceği radikal isimlerden uzak durması gerekiyor.

Obama’nın bütçe konusunda birlikte çalışmak zorunda kalacağı Temsilciler Meclisi’nin alacağı şekil de son derece önemli. Kabine konusunda ise öne çıkan bakanlıklar bizim açımızdan Dışişleri Bakanlığı ve Savunma Bakanlığı. Ekonomik kriz dolayısıyla Hazine Bakanı’nın kim olacağı da merak konusu. Özellikle Rusya ile yaşanan Ağustos ayındaki gerginlikler, düşen petrol fiyatları, yeni enerji hatları oyunu da yeni Enerji Bakanı’nı önemli kılıyor. Bunların yanı sıra Başkan’ın en sadık adamı olarak bilinen ve güvenlik koordinasyonunu sağlayan Ulusal Güvenlik Danışmanı da önemli atamaların başında yer alan isimlerden.

Son olarak bu listeye, gizli operasyonların alabileceği şekil açısından CIA Başkanı, Guantanamo ve içeride yaşanan özgürlük daralması nedeniyle Adalet Bakanı ve başkana en yakın olan ve yönetici özellikleri de taşıyan Beyaz Saray Özel Kalem Müdürü, iç siyaset açısından da Eğitim, Sağlık ve İç Güvenlik Bakanlığı’nı ekleyebiliriz.

Tarzı ‘muarızlar takımı’

Her başkanın kabineyi seçerken dikkat ettiği belli başlı konular var. Daha önceki başkanların aksine Obama kabineyi bir an evvel belirlemeyi, yemin gününde herkesin hazır olmasını ve göreve öyle başlamayı istiyor. Buna göre Obama en azından kritik kabine pozisyonlarını Kasım sonuna kadar dolduracak.  Obama’nın kabine konusunda koyduğu ilkelerden birisi de yine diğer başkanlardan farklı olarak lobicilere getirdiği kısıtlama.  Bu çerçevede federal lobiciler geçiş sürecinde bağış ve lobi yapamayacak, son iki ay içinde lobicilik yaptığı alanda görev alamayacak, geçiş sürecinde görev alanlar 1 yıl süreyle çalıştıkları alanda lobicilik yapamayacak. Ayrıca hediye almak da Obama’nın koyduğu yasaklardan.

Başkanlık tarihçisi Doris Kearns Goodwin’in birbirini sevmeyen isimleri aynı kabineye alarak, muarızlardan bir yıldız takım oluşturan Abraham Lincoln’ün yönetim tarzını anlatmak için kullandığı ‘Muarızlar Takımı’ Obama’nın da tarzı olacağa benziyor. Güçlü kişiliklerin ancak kaldırabileceği, ağırlık ve inisiyatif koymanın gerekeceği bu tarz, riskli olmakla beraber iyi yönetildiği takdirde en başarılı sonuçları üreten tarz. Bu yüzden de Obama’dan bir Hillary Clinton sürprizi beklemek şaşırtıcı olmamalı.

Cumhuriyetçiler de var

Obama’nın kadroyu belirlerken dikkat edeceği bir husus da denge. Daha önce söz verdiği gibi Cumhuriyetçilerden de atama yapacak, bağımsızlardan da, kendisi ile sürekli mücadele eden Clinton takımından da. Ancak burada da kendisine en yakın isimleri kampanya sürecinde kendisine ilk gelen isimlerden oluşturacağı ortaya çıktı. Zira eski Clinton takımına yer verse de, onların insafına kalmak da istemiyor.

Obama’nın bir başka özelliği de kendi yaşadığı şehir olan Chicago’ya yönetimde daha ağırlık vermesi. Obama’nın başını en çok ağrıtacak konuların başında Başkan Yardımcısı Joe Biden geliyor. Senato’da oldukça enerjik ve hareketli karakteriyle tanınan Biden’ın hem kontrol altında tutulması hem de yeteneklerinden yararlanılması önemli bir sorun. Biden’ı Özel Kalem Müdürü Rahm Emanuel ile dengelemek isteyen Obama, ayrıca Biden’ı Dışişleri Bakanlığı’ndan uzak tutmak için de meşgul etmeye çalışacak ve dışişlerine de Biden’ın diş geçiremeyeceği birini atamak zorunda kalacak.

Son derece sakin, düzenli, hesaplı ve güçlü bir başkanlık profili çizmesi beklenen Obama, güçlü bir Beyaz Saray oluşturacak. Bunun ilk işareti Beyaz Saray Özel Kalem Müdürü olarak Rahm Emanuel’in atanmasıydı. Bu pozisyonunun Türkiye’deki karşılığı bildiğimiz özel kalem müdürü değil, daha çok cumhurbaşkanlığı genel sekreterliği gibidir. Yani özel kalem müdür sadece başkanın görüşmelerini takip etmekle kalmaz, aynı zamanda Beyaz Saray takımının kurulmasında söz sahibi olup, başkanın emirlerinin takibinden, başkanın kimlerle görüşüp görüşmemesine karar verilmesine kadar oldukça önemli görevleri vardır.

İş bitirici Emanuel

Emanuel, siyasi çizgisinden öte, iç bitirici, tuttuğunu koparan, Kongre’nin yapısını son derece iyi bilen bir isim olarak öne çıktı. Emanuel ile çalışmış olan Paul Begala, Emanuel’in yöneticiliğini şöyle tanımlıyor: Basurla diş ağrısı arası bir stil. Emanuel hem para kaynaklarını hem de Kongre üyelerinin zaaf ve avantajlarını yakından bilen bir isim olarak Obama’nın icradaki en önemli kozu olacak.

Dışişleri Hillary’ye mi?

2006 seçimlerinde Demokratlara Kongre’yi kazandıran isimler arasında en büyük pay sahibi isim olan Emanuel’in bu dönemde Kongre’ye giren isimlerin birçoğunu bizzat seçmiş olması, Obama’nın Kongre üzerindeki etkisini güçlendirecek. Emanuel hem Obama’nın ateş gücünü artıracak hem iş takibini yapacak hem de naiflik yapmasını engelleyecektir.  Bu pozisyona güçlü bir ismin gelmesi Başkan Yardımcısı Joe Biden’ın etkisini de azaltacaktır. Ayrıca Emanuel’in yakın arkadaşı David Axelrod da Baş Danışman olarak göreve gelecek.

Dışişleri Bakanı ABD kabinesinin en önemli ismi. Ancak bu isim kim olursa olsun Obama’nın koyduğu dış politika ilkelerini benimseyerek yola çıkacak. Sona kalan isimler arasında en öne çıkan Hillary Clinton. Clinton’ın yanı sıra halen adı geçenler de Susan Rice, Richard Holbrooke, Bill Richardson ve John Kerry. Obama, Clinton ile gizli bir görüşme yaparak beklentilerini ve kaygılarını paylaştı. Şu anda görünen, Clinton üzerine uzlaşmanın an meselesi olduğu. Clinton’ın şansı artarken, Obama da bunu parti içi yaraların kapanması için bir fırsat olarak görüyor.

Ancak eğer Clinton bu kadar şayiadan sonra bakan olamazsa o zaman da bu, parti içi yaraların yeniden açılmasına yol açabilir. Bunun son derece farkında olan Clinton ekibi de başta Bill Clinton olmak üzere bu konu gündeme gelir gelmez teklifi basına sızdırarak Obama’nın elini zorluyor.

Clinton’ın rakipleri

Dışişleri için ismi geçen diğer isimlerin başında ABD’yi BM’de temsil eden ve Dayton anlaşmasının mimarı Richard Holbrooke, Demokratlar arasındaki en şahin isimlerden. Obama’nın ilerici demokrattan merkez sola dönen çizgisi için bile fazla sert kalıyor.  Ayrıca Obama’nın dış politika danışmanı ve Ulusal Güvenlik Danışmanı olarak da adı geçen Anthony Lake ile Holbrooke’un arası da son derece kötü. Yine Obama’nın ağır toplarından Susan Rice da Holbrroke’un kendisine düşmanlık yaptığını düşündüğünden böyle bir atamaya sıcak bakmıyor. Ancak Holbrooke son ana kadar Clinton’ın yanından ayrılmayan isimlerden. Diğer muhtemel isimlerden eski Enerji Bakanı ve BTC’yi destekleyen isimlerden Hispanik kökenli Bill Richardson görev için fazla düzensiz ve disiplinsiz görülüyor.

Adalet Bakanı Holder

Eski başkan adaylarından ve Obama’yı baştan beri destekleyen John Kerry ise fazla küstah ve çokbilmiş havasından dolayı Dışişleri pozisyonuna uygun bulunmuyor.  Obama seçim kampanyası sırasında Adalet Bakanı’nın görev alanına girecek konularda net vaatlerde bulundu. Bunların başında Guantanamo’nun kapatılması, işkencenin önlenmesi, ülke içinde yasal hakların korunması, Habeus Corpus ilkesinin tamir edilmesi geliyor.

Bu iş için seçilen ancak henüz resmen açıklanmayan Eric Holder’ın görevi yerine getirip getiremeyeceği konusu soru işaretleri doğurdu. Obama gibi siyah olan Holder, Clinton döneminde Adalet Bakanlığı’nın iki numarasıydı hatta bir ara bakanlığa vekalet de etti. Ancak 2005 yılında yeniden onaylanan Yurtseverlik Yasası adı verilen ve temel hak ve özgürlükleri kısıtlayan düzenlemeleri hazırlayan hukuk takımının içinde olması dolayısıyla eleştiriliyor.

Pentagon’da temizlik

Pentagon konusunda bir kaç isim dolaşmasına rağmen Obama’nın bu konuda biraz da zaman kazanmak için Robert Gates’i görevde tutma ihtimali oldukça yüksek. Hem Irak’ta hem de Afganistan’da işlerin nasıl gittiğini en iyi Gates biliyor. Üstelik geçiş için Gates bugün çalışmaya başlasa brifinglerin aylar sürebileceği belirtiliyor.  Bir de Obama’nın seçimi kazandığı gün Rusya Devlet Başkanı Medvedev’in Baltık kıyısındaki Kaliningrad’a füze savunma sistemi kuracağını açıklaması bu alanda Obama’ya yavaş gitmesi mesajını verdi. Obama Gates’e ‘sürekli görevde kal’ da diyebilir, ‘yanına birini al bir süre beraber yapın, yumuşak geçiş olsun’ da diyebilir. Gates’in görevde kalmasına karşı Demokrat Parti içinde muhalefet eden bir kesim de var.

Ancak şu anda Gates’in alternatifi yok. Ayrıca Pentagon’daki tüm siyasi atamaları değiştirmeden neocon kalıntılarını temizlemesi mümkün olmayan Obama, Gates’i bıraksa bile kadrosunu temizleyecek. Gates’in yerine gelme ihtimali olan isimler ise eski Donanma Bakanı Richard Danzig, yine Savunma Bakanlığında önemli görevler almış Jack Gansler ve Paul Kiminski. Bir başka muhtemel isimse eski general yeni senatör Jack Reed.

Güvenlik kime emanet?

ABD siyasi sisteminin en önemli ismi Ulusal Güvenlik Danışmanı (UGD). Bu görev daha önce Kissinger’ın, Brezizinski’nin çalıştığı ve devletin genel yönelimini belirleyen pozisyon. Bu iş için öne çıkan isim daha önce UGD yardımcısı olarak çalışmış Jim Steinberg.  Bir başka isimse temiz enerji kaynakları ve küresel ısınma konularında da tavır alan, bunları ulusal güvenlik sorunu olarak gören Denis McDonough. Ayrıca Irak’tan çekilme konusunda takvim istiyor.

Bu alanın güçlü adaylarından biri de Anthony Lake. Clinton’ın dış politika adımlarında önemli bir izi bulunan Lake, ABD’nin Somali’den çıkmasına karşıydı. Darfur konusunda da Sudan’a baskı uygulanıp, Birleşmiş Milletler askerinin götürülmesini, aksi halde askeri müdahalenin seçilmesini savunuyordu. Irak konusunda ise çekilme taraftarlarından.

Yine bu tür üst düzey görevler için adı geçen isimlerden biri de Susan Rice. Dışişleri Bakanlığı için de düşünülen Rice’ın UGD için şansının devam ettiği belirtiliyor. Rice Irak konusunda takviye asker projesinin yanlış olduğunu savunuyor. Sudan’da ise askeri müdahaleye kadar gidebilecek önlemlerden yana. İnsani müdahale taraftarı Rice küresel fakirliği ulusal güvenlik sorunu olarak görüyor. 

One thought on “Taze Başkan’ın Bütün Adamları

Add yours

Leave a Reply

Fill in your details below or click an icon to log in:

WordPress.com Logo

You are commenting using your WordPress.com account. Log Out /  Change )

Facebook photo

You are commenting using your Facebook account. Log Out /  Change )

Connecting to %s

Blog at WordPress.com.

Up ↑

%d bloggers like this: